Evde kendimizde uzun sessizliğin böyle bitsin istemezdim. İsterdim ki koyayım şuraya bi' yazı, karnınıza ağrılar girsin. Fakat öyle olmadı canlar, öyle olamadı dostlar, gönül dostları... Baharın gelip yayların geveşemesinden midir nedir anlamadım ama yazı çıkmıyor bu sıralar. Ha farkında mısınız onu da bilmiyorum. Şey de olabilir, hani böyle yokluğunun hissedilmesini istersin, dönünce anlarsın ki kimse yokluğunu bile farkedilmemiş. Bu yazıyı görüp de "Anaa Evde kendimiz diye bi blog vardı" denmiş de olabilir. Bilemiyorum..
Ha blogda onca adamız. Hadi ben saldım biraz biri yazar elbet diye ama herkese de aynı anda mı bi'gariplik çöker anlamadım. Neyse...
Diyorum ki, Allah'ın, bazınıa göre karmanın, bazısına göre tabiatın, bazısına göre Budha'nın, kimine göre de Hüseyin abinin insanoğluna verdiği en büyük zulüm "Bazen güzel hissetmek"tir. Yani güzel dediysem fiziki anlamda. Er kişi için yakışıklılık, hatun kişi için de güzellik işte. Ben güzellik kelimesini kullanacağım. İki cins-i lütüf için de geçerli, anlayın artık.

Güzel insanın işi kolaydır. Güzeldir zaten, daha ne olacak? Saçını uzatır, güzeldir. Canı sıkılır kısaltır, yine güzeldir. Saçı sağa yatırır, sola yatırır ya da yatırmaz havaya diker, yine güzeldir. Ağlayınca ayrı, gülünce daha bir güzeldir. Ona göre yaşar güzel.
Zannediyorsunuz ki çirkin için hayat kötüdür. Hayır efendim! Çirkin de çirkindir. Bunu farkettiğinde veya kabullendiğinde zor gelebilir ama sonrası kolaydır. Çirkinsin işte. Çirkin de saçını ister uzatır, ister kısaltır. İster kilo alır verir. S.kinde olmaz afedersiniz.
Kötü olan ise bazen güzel hissetmektir blog takipçileri. Bu his takriben 18 günde bir gelir. Bir bakarsın aynaya "vayamuğa" dersin. Bu tipe gelmeyecek karşı cins var mı? Hemen kaydedersin bilgileri. Saç şu şekil, sakal şöyle, kilo bilmem kaç, üstümde şunlar var diye. Save tuşu olsa save edersin o anki halini. İki gün sonra aynı saç, aynı elbise, aynı yüz ile çirkinsindir. Çok acayip...
İşte bu noktada "çirkinim lan ben" dersin ama 18 gün geçmiştir ve aynada yine güzel görünürsün. Uzun uzun tekrarlattırmayın bana. Aynı şeyler işte. O kendini güzel hissettiğin kısa dönemde de bir şey olmaz zaten. Sonrasında olacağı varsa da kendi güvensizliğinden olmaz zaten.
Sakın bana "Lan iki saattir güzel-çirkin konuşup duruyon, ne dış görünüş adamıymışın. Hem güzellik görecelidir" demeyin gadasını aldıklarım. Böyle bu işler. Hem güzellik o kadar da göreceli değil. Ne diyor büyük insan Cem Yılmaz; "Güzellik o kadar da göreceli değil. Jude Law mı ben mi?". Haklı adam.
Ha bunları niye yazdım. Siz tahmin düşünmeden ben söyleyeyim. Amaç "Ama sen yakışıklı bi adamsın" dedirtmek. Belki kaymağını yeriz falan. Ha beni gerçek hayatta görenler AOE, marvadam ve delimezar. Onların kaymağını yemesem daha iyi olur.
Laf onlara gelmişken; yazsanıza lan biraz! Gecenin bi'vakti yazdığım yazıya bak. Bu blog böyle bi' yazıyı hak ediyor mu? Kendinize çeki düzen verin gençler! (Fotomaç: Yönetimden kadroda revizyona gidilebileceği sinyalleri geldi)
Bu arada Soner Sarıkabadayı süper şarkılar yapıyor lan! Emre Altuğ'un söylediği Çifte Kavrulmuş'u dinleyin.