14 Haziran 2009 Pazar

Söylesem ne gerek var, sussam daha iyi olur

İnsanların fikirlerini bildirdikleri, özellikle sanal, ortamlarda söyleneceğinden emin olabileceğimiz fikirler var. Bunlar zaten bilinen, genel olarak kabul edilen şeyler oluyor çoğunlukla. Amerikayı yeniden keşfetmeye benziyor fikri beyan edenin yaptığı.

Hani bir oturum ortamında falan söylenmesine eyvallah diyelim de, bazıları bu fikirleri üzerine uzun uzun yazılar yazabiliyor, ben orda biraz kaşınmaya başlıyorum. maymun oluyorum ekranın karşısında.

Fikir bildirilen ortam klişeleri ve söylenmemesi imkansız olan yargılar:

1- Çocuk: "Geçen gün bahçede çocukları gördüm. Biraz seyrettim onları. Ne kadar mutluydular. Bir tanesi Pet şişeyi almış, onunla govboyculuk oynuyor. O an şunları düşündüm. Çocukların hayal gücü ne kadar geniş. onlar her şeyi bir oyuncağa çevirebiliyor. Böylece en ufak şeyden mutlu olabiliyor. Keşke biz de hep çocuk kalabilseydik..."

Vay be! Şimdiye kadar kimsenin görmediği bir şey farketmiş bu duyarlı arkadaşımız. Söyleyebileceğim tek şey şu. Arkadaşım, "keşke çocuk kalabilseydik" diye üzülmen yersiz senin.

2- Bekaret: "Geri kafalılar tarafından önemsenen şey. Namus bacak arasında değildir. vs vs..."

Fikri savunanları eleştirmiyorum. Belirtmek istediğim şey "bu tartışmada bu düşünceler bu kalıplarla" mutlaka savunulur.

3- Öss: "Bir insanın tüm geleceğinin 3 saatte belirlenmesi falan da filan da..."

Sanırım bana en çok katılacağınız konu budur. Birisi de söylemesin şunu be. Lan biliyoruz lan! Zaten buz gibi ortada olduğu için söylemiyoruz sadece.

4- Duygusal İlişki: "İnsanın içi güzel olacak..." vs.

Yav arkadaşım! Güzel bir karşı cins dileyen insan içi kötü olsun mu diyor? İçinin güzel olması zaten varsayılan tercih. Lan bir adam dışı güzel karakteri çirkin bir kız ister mi? İstiyorsa zaten bu adamla neyi tartışıyon sen?

"Aslında en güzeli görücü usulü bence"

5- Kumru: "Kumruyu asıl yerinde yiyecen"

Valla gidip İzmir'de yedim, yine de beğenmedim. Bu zevk meselesi tabii. Mesele şu: e neyi yerinde yemeyeceksin? Simidi de asıl yapan yerde yiyeceksin, ıspanak yatağında marine edilmiş mantar soslu paneyi de. Kötü yapan yerde yersen olmaz tabii.

Bunun gibi "ulan bunu neden söylüyon ki" dedirttirecek birçok şey var. Amacım, artık kendisi bir klişe haline gelen, klişe avcılığı yapmak da değil. Öyle işte...

Şimdi aklıma geldi. Galiba "evde kendimiz"in de şimdiki halinin sebebi bu. Sürekli söylenen şeyleri, zaten kabul edilen gerçekleri "doğru da olsa" tekrar tekrar söylemenin biri anlamı yok gibi. Son zamanların gözde lafları olan "ezber bozma" ve "yeni bir şeyler söyleme" derdimiz de yok. Bu durumda fikir beyan etmemek daha iyi gibi. Yoksa biz de fikir sahibi insanlarız, gerektiğinde (nadiren) ciddi olabiliyoruz.

Konuyla alakasız resim: "Size kollarını açan birini geri çevirmeyin!"
(sırf resim hoşuma gitti diye koydum)


not: pet kelimesinin ilk harfini neden büyük yazdım bilmiyorum.

2 yorum: