Veterinerin ise öyle bi şansı yok. Sahibi getirmiş hayvanı. "Hayvan iki gündür bi garip. Böyle mal mal bakıyo" diyor. Hayvana sorsan hakikaten mal mal bakıyor, derdini de anlatamıyor. Belki cinsiyatına bağlı olarak bir iki ses çıkarır ama "miyeaaauuvvv"dan bir şey anlaşılmaz zannımca. Kolu bacağı kırıldıysa kolay da, iç hastalıkları falan nasıl anlaşılır? Gerçi bazen insanla uğraşmak hayvanla uğraşmaktan zor oluyor ama olsun. Veterinerlik zor iş!
30 Mayıs 2009 Cumartesi
Veterinerlik zor iş!
Veterinerin ise öyle bi şansı yok. Sahibi getirmiş hayvanı. "Hayvan iki gündür bi garip. Böyle mal mal bakıyo" diyor. Hayvana sorsan hakikaten mal mal bakıyor, derdini de anlatamıyor. Belki cinsiyatına bağlı olarak bir iki ses çıkarır ama "miyeaaauuvvv"dan bir şey anlaşılmaz zannımca. Kolu bacağı kırıldıysa kolay da, iç hastalıkları falan nasıl anlaşılır? Gerçi bazen insanla uğraşmak hayvanla uğraşmaktan zor oluyor ama olsun. Veterinerlik zor iş!
Ölmeden önce yapın 002 (zaten öldükten sonra yapamazsınız)
Taze nane yapraklarını buzla ezip, üzerine taze sıktığunız limonatayı ekleyin. Gün batarken, hayatın tüm koşuşturmasını geride bırakıp şezlongunuza uzanın ve bu güzel karışımı yudumlayın. Hahahhahaha yok lan! Sokakta anne babasıyla yürürken yaramazlık yapan, özellikle bağıran bir çocuğa gelişine okkalı bir tokat atın. Küfür de edebilirsiniz "sus, .............." şeklinde. Hatta babasına dönüp "senin te ........., ne biçim çocuk yetiştiriyon" diye çemkirin.
2-3 saniye sonra kaçmaya başlayın, yoksa çok fena dayak yiyeceksiniz. Bizim amacımız ise işte bu 2-3 saniye boyunca anne babada oluşan şaşkınlığı, ne yapacağını bilememeyi izlemek. Dayak yeseniz de önemli değil zaten, buna değer.
29 Mayıs 2009 Cuma
Doğan'la Şahin'i ayırt edemiyorum!


Bunca yıllık şöförlük tecrübeme, otomobillerle az-çok ilgilenmeme, modellerden falan da bayağı anlamama rağmen Doğan'la Şahin arasındaki farkları bilmiyorum. Getirin karşıma bir Şahin bir Doğan, hangisinin hangisi olduğu söyleyemem. Bırakın arabayı, doğan ve şahin kuşlarını getirseniz onları da söyleyemem. Hele bir de doğan görünümlü şahin var ki, hiç girmeyelim o konuya, kafa iyice gidiyor. "Bak!"diyorum, "şahin 1.6 i.e geliyor". "Olur mu lan! Doğan slx 1.6 i.e cdi prodizel" cevabını alıyorum.
Bazen "hacı bak şahinleri aynen doğan diye salacaz piyasaya, daha pahalıya satacaz" falan diye düşündüklerini düşünüyorum. Biri diyor "farlardan anlaşılıyo", öbürü diyor "götü yere yakın olunca doğan oluyor".
Biliyorum çoğunuz bunu yaşıyorsunuz. Gelin itiraf edelim. Aslında hiçbirimiz bilmiyoruz, değil mi? Etiketini sökseler Doğan diye yeriz Şahin'i.
Öyle değil mi lan
28 Mayıs 2009 Perşembe
Ölmeden önce yapın 001 (zaten öldükten sonra yapamazsınız)
Halkın blogu olarak Evde kendimiz bu konuya eğildi hemen. Herkesin yapabileceği şeyleri sayacağım ben de size.
Başlıyorum. Çok güzel, ulaşılamayacak kadar güzel bir kız gördünüz diyelim. Etrafında pervane olan insanlar var. Tüm alımıyla oturmuş, kendine güveniyle etrafı çatlatıyor falan. Öyle böyle değil... Gidin karşısında durun ve "pardon, burnunuzda sümük var" deyin ve hemen uzaklaşın. Uzak bir yerden de izleyin. Ben daha yapamadım bunu ama acayip merak ediyorum o andaki durumu.

(fotoğraf: mustafa altıpatlar)
(sümük: depik)
26 Mayıs 2009 Salı
Sorumsuzlar!!
Evde kendimiz yazarlarından bazıları önemli maç öncesi kameralara yakalandı...
Önemli pes maçı öncesinde uygunsuz vaziyette yakalanan sorumsuzlar, hiç de utanır gibi değildi. Ellerinde sigara, önlerinde biralarla görüntülenen asi yazarlara yönetimden bir ceza gelmesi bekleniyor. Başkan AOE konuyla ilgili açıklama yapmazken, masadaki hıyarlar içinse "hakiki çengelköy!" dedi. depik, delimezar ve sene başından beri takıma fazla katkı sağlayamayan marvadam'a çok ağır cezalar gelebileceği konuşuluyor.
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Reel Ekonomiye Giriş (Introduction to Reel Ekonomi - La Entrance De Reel Ekonomi)
Şimdi size, ekonomi ve piyasadan bahsederken dikkat edilmesi gereken birkaç püf noktası vereceğim.

Cümle içerisinde 'ekonomi' kelimesini yalnız başına kesinlikle kullanmayın. Kesinlikle onu tamamlayıcı ve tanımlayıcı birkaç kelime ile güçlendirin. Bunlardan en bilineni 'reel ekonomi' dir.
'Aga ben bişey bulamadım' diye telaş etmeyin, 'reel' i yapıştırın ekonominin başına.
Kariyer basamaklarını hızla tırmanayım... Aha o ne, bişey gördüm, kariyer hedefi mi lan yoksa...
Bir diğer önemli konu da periyotlarla ilgili. Zaman dilimleri verirken, bunları uzun tutmayın. Yapılan en büyük hatalardan biri periyodun yıl olarak verilmesi.
'2008 yıl ciromuz bilmem ne kadar euro' dediğiniz an, bitersiniz. 'Bu da ekonomiden hiç anlamıyomuş' derler adama.
Ekonomi, günümüzde yıllarla ifade edilemeyecek kadar hızlı değişir. Bunun en basit yolu 'çeyrek' tir. Yılı çeyreklere bölün. 2008'in ilk çeyreği, 3. çeyrek vs, gibi.
Temel kullanıcılar cümle içerisinde bir tane 'çeyrek' kullanabilirler. İleri seviye için, aynı cümlede iki kere 'çeyrek' in nasıl kullanılacağını daha sonra anlatacağım.
Şu da var ki, kesinlikle bir cümle içerisinde 3 kere 'çeyrek' kullanmayın. Bu da bilgi eksikliği nedeni ile 'çeyrek'in arkasına saklandığınız hissi verebilir dinleyiciye. 'Çeyrek', saldırı için kullanılacak bir mızrak değildir. Sizi saldırıdan koruyacak bir mifer de değildir. 'Çeyrek', şovalyenin atıdır. Sizi hedefinize daha hızlı ve net ulaştıracak bir araçtır. Onu düzenli olarak tımar etmeli, yemini suyunu eksik etmemeniz gerekir. Çeyrek candır, çeyrek ekonomistin kurtarıcısıdır.
Gittim ben.....
22 Mayıs 2009 Cuma
En yaşanılabilir şehirler a.k.a buraya kızla gelinir

Tam bir "buraya kızla gelinir" mantığıyla seçmişler şehirleri. Fiyatlar uygun, temiz, nezih bir mekan. Yaşanılır burda denmiş.
Ben ise soruyorum. Kokoreç yiyebileceğimiz bir

Bir şehri şehir yapan unsurlar bunlardır. Neyleyim ben Sidney'i, kokoreççisi olmadıktan sonra. Neyleyim Vancouver'ı, işkembe çorbası içemedikten sonra. Bugün yutrdışına çıkmıyorsam tek sebebi budur, başka bir şey değil.
21 Mayıs 2009 Perşembe
Reel ekonomi 005: "Kağıt toplayıcıları"
Kağıt toplayıcılığı zor dönemler yaşıyor. Avrupanın önde gelen ekonomi dergilerinden

Sektörün tecrübeli isimlerinden Davut Hendekli yüzünün göstermemek şartıyla ropörtaj teklifimizi kabul etti. Davut Bey mikrofonlarımıza "Aslında 2008 in ilk yarısında her şey çok güzeldi. Kağıt bol, toplayan azdı. Kriz patlayınca sayımız çok arttı ve yeterli kağıt bulamaz olduk. Millet de tasarruf edeceğim diye kağıtları eskisi kadar atmamaya başladı. Çok kişi çalışınca kağıt fabrikaları da fiyat düşürdü, amımıza koydular!"diye konuştu. Halbuki o kadar güzel başlamıştı.

Sektörün çılgın ve çokyönlü isimlerinden Cevat Gözüaçık, "Valla amerikadaki mortgage faizleri artınca bizim işlerimiz de çok etkilendi. Ben de yan işlerle azalan kârımı kompanse etmeye çalışıyorum. Debo ve botrum demizliyorum." diye konuştu.

Ümit İleri ise "abi ben kağıt toplamıyorum, arkadaş dispansere kardeşini ziyarete girdi. Kardeşi verem miymiş neymiş, arabayı bana emanet etti" diye konuştu. Ümit Bey'i işinden utandığı için kınıyoruz.
Bir Reel ekonomi köşemizin daha sonuna geldik, krizin psikolojik olduğunu tekrar hatırlatarak veda ediyorum sizlere. Kriz bizim kafamızda, teğet geçti o.
(fotoğraflar: İstemihan Talay)
19 Mayıs 2009 Salı
19 Mayıs, neşe doluyor insan!

Adamın biri demiş ya, "benim için küçük, ama dünya için büyük bir adım..." falan diye, "ulan seninki de adım mı?" diye geçiririm içimden her duyduğumda. Atan için de, geri kalan için de an büyük adım Samsun'a atılan adımdır benim nezdimde. Evet, benim de nezdim var.
İşte o adımın atılışının her yıl dönümü güzeldir. Gittikçe "gençleri sıcağın altında provasıydı, kareografisiydi derken pelteye çevirme" olayına dönüşse de güzeldir 19 Mayıs Atarük'ü anma gençlik ve spor ayramı. Hepinizinki kutlu olsun...
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Celal Abi, sana kazak aldım
Bazen Cenevre otomobil fuarında, bazen eski bir spor otomobilin içerisinde....
Kararlıydım, ona bir kazak almalıydım. Bu arada o çirkin kazağı da birçok kere ısrarla giymesinin sebebini öğrenmeliydim. Kesinlikle birinin bu konuyla ilgili açıklama yapması ve yakası sünmüş gibi görünen o astronot kazağından Celal Pir'i kurtarması gerekiyordu.
2009 Yapı Fuarına katılıyor olmam bir işaretmiydi yoksa. Celal Abi gelir miydi acaba.
Hazırlıklara haftalar öncesinden başladım ama çok kısa sürede hallettim. Eminönü'nden 5 Liraya
(artı, üsküdardan eminönüne gidiş-dönüş vapur ücreti) çok daha güzelini aldım.
Nihayet fuar başlamıştı, çok heyecanlıydım, Celal Abi artık o çirkin kazaktan kurtulacaktı.
4 gün boyunca fuardaydım ama Celal Abi'ye hiç rastlamadım...
Bu gadadı, bitti...
15 Mayıs 2009 Cuma
Sakal stilleri ve karakter analizi-1
Bu sakal stilleri ve karakterler arasında bir paralellik kurmuş gibi görünsem de aslında böyle bir genellemenin yapılamayacağını da söyleyip ne kadar tutarsın bir insan olduğumu da hissettireceğim.
Aslında amacım, geçenlerde karşılaştığım, kendisini tanımakla çok şanslı hissettiğim bir ilginçlikler insanını anlatmak.
Tabi ki bu abimizin ilk dikkat çeken yönü çenesindeki çizgi halindeki sakalı. Hani şu dudak altından başlayıp çenede biten, yaklaşık yarım cm kalınlığındaki tarz.(çok aradım ama bi resim bulamadım)
Bu tarz insanlar, sürekli bi arayış içindedir ve birbirinden alakasız birçok hobileri vardır. Bu hobilerin başında tabiki motorlar v,s gelir ve farklı meslek gruplarından olabilirler. Örneğin, benim anlatacağım abimiz baca üreticisi.
Ben lafı uzatmadan direk bu ilginçlikler insanı abimizi anlatayım.
Çalışma ofisi adını verdiği panayır yerine girdiğimizde ilk dikkat çeken şey bir sürü kupa. Abimiz squash oynuyormuş. Dediğine göre Türkiye'deki 4 lisanslı squash oyuncusundan biriymiş.
Bu insanların en büyük özelliklerinden biri, çok fazla popüler olmayan hobilerle uğraşmaları. Böylece kendilerini ilginç sanıp pirim yapacaklarını düşünürler.
Bir arkadaşı da adını ilk defa duyduğum ve şimdi hatırlayamadığım bir sporla uğraşıyormuş. Bu sporunda Türkiye'deki 2 lisanslı oyuncusundan biri, aynı zamanda bu sporun federasyon başkanı da olan kişi abimizin arkadaşıymış.
Bir diğer ilgi alanına geçiyorum, o da tabi ki motor sporları. Hemen bize neydüğü belirsiz çemçük kupasında 4. olduğunu söylüyor ve rally resmini gösteriyor. Türkiye'de motor sporlarına gereken önemin verilmediğini söyleyerek dert yanıyor. Hak veriyoruz...
Odada bir de kayak takımı görüyoruz, ama konuyu iç açmıyoruz.
Bi ara denetimi yapacak arkadaşımızın 'aaa ne güzelmiş' dediğini duyuyorum. Elinde bir kemer tokası ve içinde yatay şekilde gömülü duran, revolver tarzı küçük bir silah. Hani şu ajan ablalarımızın çoraplarına sıkıştırdıkları tarzda. Arkadaşım silahı tokadan çıkarıp sağa sola tutarken, ilginçlikler insanı 'gerçektir haa' dediği anda gözüm silahın içindeki mermilere ilişti ve hemen 'dolu, DOLU' dedim ve geriye doğru çekildim.

Abimiz aldı silahı, köşeye doğrulttu ve tereddütsüz 'ZIBAAM' diye ateşledi. İçimden 'anbilivibıl' diye geçirdim. Çünkü bunun tam olarak ifadesi budur, inanılmaz falan yetersiz kalır böyle bir durumda.
Olay sırasında lavaboda olan Çek denetçi arkadaşımız odaya girince, bizim arkadaşlardan biri, çirkin İngilizce'siyle 'He hit the auditor' dedi ki, o ayrıca bir yazı dizisi olur zaten.
Denetimimize, ilginçlikler abimizin pc'den çaldığı Hint müzikleri eşliğinde devam ettik.
İyiki varsın ilginçlikler insanı...
Devam edecek...
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Aslansın, kaplansın!
Görüyorum, duyuyorum. Uğraştığı hususta yeteneksizin önde gideni olan arkadaşınızın kalbini
Halbuki "Sabri boşa debelenme senden topçu olmaz" diyebilselerdi, "Cansel. Yakışıklısın falan ama yetmiyor aga, sen tekstile devam et" diye karşılarına dikilip, "Petek, gel vazgeç. Bu ülke hala belini doğrultabilir" diye bir kereye mahsus kalplerini kırabilselerdi bunlar olmayaca

Bunu, zamanında Sabri'nin, Ertem'in, Seray'ın arkadaşları söyleyebilselerdi neler kazanabileceğimizi düşünebiliyor musunuz? Evet o arkadaşlar da işin buralara varacağını düşünmedi ama her şey olabilir. "Ulan mal gibi uğraşsın gerizekalı, eki eki eki" deyip de sallamayın, her şey olabilir.

12 Mayıs 2009 Salı
Yüzme bilmiyorsan...
Yüzme bilmiyorsanız en güzeli bunu dert etmeyip memelere kadar gelen derinlikte atlayıp zıplamak, dalıyormuş gibi yapmak, olmadı kafa suya girip çıkacak şekilde çömelip kalkmaktır. Fakat "ben yüzemiyorum ama plajda şeklimi yapmak istiyorum" diyenler ise okumaya devam etsinler.
En temizi denizden uzak durmaktır. "Ulan ben zaten her zaman burdayım, suya geceleri girerim.

"La yeter, yandık gavrulduk" derseniz denize girin. Fakat sadece girin, yüzmeye çalışmayın. Su burnunuza kadar gelince durun ve kıyıya dönüp öylece bekleyin. Uzun süre öyle bekleyin. Beklerken denizin altında yalandan kulaç atıyormuş gibi yapabilirsiniz. Denize girip uzakta öylece bekleyen adamlar her zaman garip duygularla karşılanır. Çıkarken de hiç istifinizi bozmadan ağır ve mağrur bir şekilde, hafif sallanarak denizden çıkın. İçinizden "şöyle sıçrayıp göbeemi şaplatarak dalayım" diye geçse de yapmayın.
6 Mayıs 2009 Çarşamba
Eski çağlara dair...

5 Mayıs 2009 Salı
Omegle - ASL geri döndü..aslı değil a/s/l?

Son günlerin favori chat odası omegle ile günlerimize neşe, mutluluk ve sevinç katarken eski dostumuz a/s/l yi tekrar aramızda görmek mutlu etti.
Öncelikle nedir bu omegle bilmeyen dostlarımız için anlatalım.bir chat odası düşünün fakat kimsenin adı yok, site size rastgele bir sohbet arkadaşı buluyor ve konuşmaya başlıyorsunuz, tamamen gizli. ne isim var ne nick var ne bişi var.
Sohbetler genelde hi - hi dan sonra kapatılıyor ya da sizin türk olduğunuzu öğrendiklerinde. Bu noktada 2 durum söz konusu, ilk ihtimal karşıdaki de abazan bir memleketlimiz, ki genelde bu oluyor, belki yabancı hatun düşürürüm de eğlenirim mantığı ile leziz ingilizcesini gösteriyor ...Diğer ihtimal de pek sevgili toprakdaşlarımız o kadar saçmalıyorlar ki konusurken yabancı dostlarımız turkey i görür görmez kapatıyorlar.
Peki biz türkler bu noktada neredeyiz. Evet karı kız peşindeyiz, evet türk genci tanışmak ister eveet geyik yapmayı sever. zaten sohbete direk naber diye başlıyor artık insanlar sonrasında da hangi sözlüktensin, naber baba, işler nası, buralarda Finlandiyalı kızlar varmış hiç denk geldin mi muhabbetleri...
En azından biz sadece bunu yapıyoruz, sitede çok fazla ırkçı, sapık ve mal var. Ayrımcılık diz boyu. Sohbete siz ermenileri katlettiniz diye başlayan insan var yahu, yuh artık...... ha birde suck lı cok lu bişiyden hoşlanırmısın diye soruyolar ki eyvah...
Site sözlüklerin gündeminde özellikle ekşide şu günlerde favori başlık yaran omegle diyalogları.
Omegle düşünce olarak çok güzel, ama malesef biz dünya insanları her şeyin bokunu çıkardığımız için bunun da boku çıktı...ama yine de takılın eğlenin...
www.omegle.com
FooTBaLL PaNoRaMa

Not : Bu foto altındaki yazıları ortalayamadım noktalardan yararlandım kafam çok bozuldu.. 21:45 @ Star...
4 Mayıs 2009 Pazartesi
Ora Bura Gez Gör Durakları 01: Pınara(Minare-Fethiye)

Malum gezip görmek bir yana sırf "taş"lara bakmak da biraz sıkıcı olsa gerek. "Tabi bu tabelalarda yazan 2 satır bilgi bizi kesmez." diyenler için entel dostumuz "viki"ye bir göz atabiliriz.
Yazının tamamı için: http://tr.wikipedia.org/wiki/Minare,_Fethiye




