Erkeklerin şekil olsun diye özene bezene uğraştıkları sakalları aslında karakterlerinin de bir resmidir. Yazı dizilerimde sakal stillerini ve bu stillere sahip insanların ilgi alanlarını ve yaşamlarını gözler önüne sereceğim.
Bu sakal stilleri ve karakterler arasında bir paralellik kurmuş gibi görünsem de aslında böyle bir genellemenin yapılamayacağını da söyleyip ne kadar tutarsın bir insan olduğumu da hissettireceğim.
Aslında amacım, geçenlerde karşılaştığım, kendisini tanımakla çok şanslı hissettiğim bir ilginçlikler insanını anlatmak.
Tabi ki bu abimizin ilk dikkat çeken yönü çenesindeki çizgi halindeki sakalı. Hani şu dudak altından başlayıp çenede biten, yaklaşık yarım cm kalınlığındaki tarz.(çok aradım ama bi resim bulamadım)
Bu tarz insanlar, sürekli bi arayış içindedir ve birbirinden alakasız birçok hobileri vardır. Bu hobilerin başında tabiki motorlar v,s gelir ve farklı meslek gruplarından olabilirler. Örneğin, benim anlatacağım abimiz baca üreticisi.
Ben lafı uzatmadan direk bu ilginçlikler insanı abimizi anlatayım.
Çalışma ofisi adını verdiği panayır yerine girdiğimizde ilk dikkat çeken şey bir sürü kupa. Abimiz squash oynuyormuş. Dediğine göre Türkiye'deki 4 lisanslı squash oyuncusundan biriymiş.
Bu insanların en büyük özelliklerinden biri, çok fazla popüler olmayan hobilerle uğraşmaları. Böylece kendilerini ilginç sanıp pirim yapacaklarını düşünürler.
Bir arkadaşı da adını ilk defa duyduğum ve şimdi hatırlayamadığım bir sporla uğraşıyormuş. Bu sporunda Türkiye'deki 2 lisanslı oyuncusundan biri, aynı zamanda bu sporun federasyon başkanı da olan kişi abimizin arkadaşıymış.
Bir diğer ilgi alanına geçiyorum, o da tabi ki motor sporları. Hemen bize neydüğü belirsiz çemçük kupasında 4. olduğunu söylüyor ve rally resmini gösteriyor. Türkiye'de motor sporlarına gereken önemin verilmediğini söyleyerek dert yanıyor. Hak veriyoruz...
Odada bir de kayak takımı görüyoruz, ama konuyu iç açmıyoruz.
Bi ara denetimi yapacak arkadaşımızın 'aaa ne güzelmiş' dediğini duyuyorum. Elinde bir kemer tokası ve içinde yatay şekilde gömülü duran, revolver tarzı küçük bir silah. Hani şu ajan ablalarımızın çoraplarına sıkıştırdıkları tarzda. Arkadaşım silahı tokadan çıkarıp sağa sola tutarken, ilginçlikler insanı 'gerçektir haa' dediği anda gözüm silahın içindeki mermilere ilişti ve hemen 'dolu, DOLU' dedim ve geriye doğru çekildim.
Hastasıyım
Abimiz aldı silahı, köşeye doğrulttu ve tereddütsüz 'ZIBAAM' diye ateşledi. İçimden 'anbilivibıl' diye geçirdim. Çünkü bunun tam olarak ifadesi budur, inanılmaz falan yetersiz kalır böyle bir durumda.
Olay sırasında lavaboda olan Çek denetçi arkadaşımız odaya girince, bizim arkadaşlardan biri, çirkin İngilizce'siyle 'He hit the auditor' dedi ki, o ayrıca bir yazı dizisi olur zaten.
Denetimimize, ilginçlikler abimizin pc'den çaldığı Hint müzikleri eşliğinde devam ettik.
İyiki varsın ilginçlikler insanı...
Devam edecek...
15 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
http://www.bulenttabak.com/paket/sayfaP/sayfa_resim.php?id=19 aceba bahsi gecen sakal su olabilir mi?
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilyok o değil. ama çok aradım ve tarkan'da buldum. ahan da linki
YanıtlaSilhttp://royal.azeriblog.com/public/blogs/royal/2009/03/24/portraet_tarkan_g.jpg