Yeni bir yazı dizisiyle karşınızdayım sayın Evde kendimizciler. Sizin de bildiğiniz gibi akademik çevrelerde eski zamanlara dair beyin yormamla ün salmışımdır. Bugün misal, Jakarta Teknik Üniversitesi'nden herhangi bir hocaya "depik?" deseniz alacağınız cevap "what?" olacaktır. Biraz daha ısrar ederseniz güvenlik görevlilerini çağırır.
Ha nedir bu yazı dizisinin konsepti? "Ulan biz şimdi kuşburnu çayı içiyoruz ama ilk kim buldu lan bunu?", ya da ne bileyim, "Ulan bu adamın nasıl aklına geldi de yaptı bu buluşu?" gibi soruları cevaplamak. Şimdiden söyleyeyim, tüm akademik araştırmalarda olsun, efendime söyleyeyim, makalelerde olsun bu yazılarımı kullanmak serbesttir. İzin verdim anasını satayım, tepe tepe kullanın. Referans bile göstermeye gerek yok. Ha sonra "Vay efendim depik, senin yüzünden ordinaryus olamadım" demeyin.

İlk konumuz izafiyet. Biraz daha Türkçe'si görelilik. Hepiniz okumuş etmiş insanlarsınız ama ben yine de biraz açıklayayım. Görelilik Albert Einstein'ın bulduğu bir şeydir. Bu kadar yavaş ortamda zaman herkes için aynı ama, ışık hızı civarlarında öyle değil işte. Oralara çıkınca işler değişiyor. Olay tamamen ışık hızının geçilemeyeceği, ışık hızını geçen maddenin enerjiye dönüşeceği fikri üzerine kurulu. Bağıl bile olsa ışık hızından hızlı bir şey olamayacağı için hız/zaman/mekan olayları sapıtıyor bir yerden sonra. hala teori olmasının sebebi de ışık hızına çıkıp deneyemediğimiz için ıspatlanmaması.
Tabi Einstein göreliliği sadece kuantum fiziğinde değil, sosyolojik olarak da irdelemiş, kurcalamış. "Neye göre, kime göre?" lafını bulmuş. Peki nerden icap etmiş?
Şimdi efendim zamanında küçük Albert bir bayram günü dedesinin ve babaannesinin elini öpmek üzere evlerine gidiyor. Yaşı 4-5 civarları. Tabi sülalenin en büyükleri olduğu için evde bir sürü çoluk-çocuk, torun-torba dolaşıyor. Albert dedesinin elini öpüp bayram harçlığını aldıktan sonra halasını görüyor, onun da elini öpüyor. Sonra diğer halasının oğlu gelip elini öptüğü halasına "Teyze" diyor. Haydaaaa... E bu hala, Wolfgang ise teyze diyor. Sonra aynı çocuk Albert'in babaannesine "ananne" diyor. Durumu idrak edemeden diğer dedesinin evine gidiyorlar.

Küçük Albert
Orada da dayısının oğlu Şvaynştayger, Albert'in anneannesine "babanne", diğer dayısına da amca diyor. Albert kendine gelemeden enişte dediği adama babasının "Yav bacanak nasıl koydular Borisyamönşşengladbaha. Zaten Borisyamönşengladbah diye takım mı olur ya?" demesiyle iyice ağlamaklı oluyor.
Albert akıllı çocuk. Yolda evlerine göre giderken kendi kendine diyor ki "Benim halam Wolfgang'ın teyzesi, dayım ise Şvaynştayger'in amcası. Benin annannem birinin babannesi. Bu işin daha kayınçosu, bacanağı, eltisi, görümcesi var. Demek ki her şey göreceli!!!".
İşte modern fiziğin temelleri burda atılmıştır.
Bu arada her zaman, o an için son yazılan yazıya yorum göndererek bu yazı dizisinde açıklamamı istediğiniz konuları sorabilirsiniz.