Uzun bir aradan sonra merhabalar efendim. Öncelikle bu yazıyı baştan sona okuyup en az 20 arkadaşınıza okutmazsanız çükünüz düşer, ona göre.
onkaplan'ın da bir önceki yazısında bahsettiği gibi bu blogların açılması için yoğun bir çaba harcadık. "Hem gezeriz" diye davayı gittik ta Amerika'da açtık. Tabi oraların mevzuatını bilmediğimizden gidip Konektikıt çocuk suçları mahkemesine başvurduk önce. Hakimin "Ulan sizin olayın bizim mahkemeye ne alakası var dude?" uyarısına, "Hakim bey, blogların kapatılması da çocukça bir karar değil mi sonuçta?" diye cevap verdiysek de yemedi. Bizi doğru Vayoming Blog Kapatmalarına İtiraz Mahkemesi'ne yolladılar.
Vayoming'e gelmişken meşhur ustası Hot Dogcu Selim Usta'ya gidip yarımşar ekmek kokoreç yedikten sonra girdik Vayoming Adalet Sarayı'na. Selim Usta'nın tanıtımını Kıyı Köşe Lezzet Durakları'nda yapacağım.
Mübarir ismimizi çağırınca heyecanla mahkeme salonuna girdik. delimezar hemen memleketten getirdiği lokumları jüriye ikram etti. Jüri üyelerinden birinin "Hımmmmm, ay lav greek delayts" demesiyle ortam gerildiyse de, sinirlerimize hakim olduk. Sonuçta tüm blogların geleceği bizim elimizdeydi.
Sıra savunmaya geldi. Şimdi aranızda İngilizce'ye benim kadar hakim olmayanlar olduğu için Türkçe yazıyorum. Hakim ne dese hemen argümanlarımızı ortaya serip savunuyoruz tüm Türk blog alemini. Yargıç atağa geçiyor, ona bir şey diyoruz, ordan savcı atlıyor, ona da "laaap" yapıştırıyoruz cevabı.
Arada delimezar bana soruyor, "Aga hakim yargıçın üstü demi? Misal hakim yargıcı döver ama savcıyı dövemez, iki aydan başlar en az. Savcıyı yargıç döver ama savcı da hakimi döver. Sonuçta o akademiden geliyo" falan diye. AOE cevap veriyor buna "Aslında Jüri hepsini döver. Onlar seçilmiş sonuçta. Hem nerden baksan 20 kişiler".
O hengamede baktık bizim avukat da bizi sıkıştırıyor "Ama bloglarda maç yayınlıyorlar" diye. Ağzını yüzünü kırıyoruz bunun. Avukatsız da kalınca ben çıktım ortaya duygusal bir konuşma yaptım. Dedim "Hakim Bey! Sadece doğurmakla ana baba olunmuyor. Bu çocuğu cami önünde bulup büyüten, onu okutup iyi yerlere gelmesini sağlayan mı ana babasıdır. Yoksa onu doğurup cami önüne atanlar mı?". Çünkü bildiğim en duygusal savunma buydu.
Nasıl olduysa benim konuşma işe yaradı. Jüri kararını bizden yana kullandı. Hakim de onayladı falan. Yargıç ne sikime yarıyor ben anlamadım hala. O arada AOE "Madem kararı jüri veriyor, hakim yargıç falan ne iş yapıyor?" diye sormak istediyse de lafı değiştirip çıktık salondan. Tam çıkarken ben "Aslında kız blogları şey olmasa da olur... pucca falan.." dedim ama sevinç gösterileri arasında kaynayıp gitti. Zaten mahkeme başkanı şamatacıymış, herkesi coşturdu orda.
Başkan akşam da bizi Abraham's Pleace'e götürdü, bira ısmarladı. Hesabı ödeyelim dediysek de "Lan işi jüri yapıyo, biz tonla para kazanıyoz" diye itiraz edip elimizi cebimize sokturmadı.
27 Mayıs 2011 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
vay anasını! 0 yorum!!! bunla bir oldu tabi.
YanıtlaSilben alışık değilim böyle şeylere.
YanıtlaSilard arda iki yazıya yorum yazmayı bile unutmuşum.
ee eski izleyiciyi toparlamak biraz vakit alacak zaar...
YanıtlaSilyaşasın adalet kahrolsun anti-bloggers
YanıtlaSilArtık kırk yılda bi yazar oldunuz özledik yazılarınızı lan nerlerdesiniz
YanıtlaSildiablo III misaliyiz.
YanıtlaSil