
bu adam ayaktayken ben anlattıklarının dışına çıkıyorum. önce bir panik oluyor böyle o koca ekranın önüne giderken. böyle koltuğuna yapışıyor kendini kaldırıyor yarım ayaktayken hala laf yetiştitiriyor sonra kalkıp kalkmamak arasında gidip gelirken birden zıplıyor. işte o anda 1-2 saliseliğine seyirciye "aa belden aşşağısı da varmış bunun,hmmm kot giymiş ama ayakkabılar olmamış, lan olm heralde beldan aşağısı var adam senelerce forvet oynadı" hissiyatı yaştıyor.
hemen akabinde biraz seri hareketlerle ekranın önüne geçip belini melini topluyor. önce sıvaz. ekranı sıvazlıyor bol bol.işte buraya kadar hala konuya hakim olan ben bundan sonrasını takip edemiyorum. çünkü hemen ellerini avuç içi vücüduna bakacak şekilde göğsüne yaklaştırıyor.


böyle birden koltuk altlarım terliyor. rıdvan bir anda bende hızlı çekime geçiyor. böyle sağ ayak sol el, sol ayak sağ el...gözlerim kararıyor ve kendimi rıdvanın ritmine bırakıyorum...
ta ki güntekin "ama hocam" diye girene kadar. işte o anda benim kollar eylemsizlik momentiyle böyle öne doğru bir salınım yapıp yanlarımda duruyorlar. bende böyle bir boşalma, bir rahatlama oluyor. düğünlerde çılgın atan orta yaşlı amcaların müziğin kesildiği andaki anlamsız alkışlarını yapıp, ayaklarımın üzerinde michael jackson(rahmetle anıyoruz) dönüşü yapıyorum ve az önce oturduğum yerimi arıyorum.hemen cebimden bir mendil çıkarıp anlımı siliyorum. terden sırılsıklam olmuş beyaz düğünlük gömleğimi astıktan yaklaşık bir 2-3 dakika sonra futbola geri dönebiliyorum...
böyledir işte a dostlar. rıdvan benim için böyle bir aktivitedir, enerjidir, andrenalindir. kına gecesidir...